dice-box

Justine Case     Kolejde büyüdüm. Ailesi yasadışı işlerle uğraşan zenci çocuklarının olmadığı bir sınıfta. Ailem tuvalet kağıdı yerine para kullanmıyordu, evet; ama maddi durumumuz hiç fena da değildi. Akşam yemeğine çoğu zaman babamın işiyle ilgili konuklar gelir ve masada ekonomi, borsa konuşulurdu. Önce çorba, sonra ana yemek, sonra tatlı... O günlerden hatırladığım tek şey bu... Hani her sınıfta en az bir tane vardır ya, sın

Yalnızlar Tepesi İki heykel vardır bu tepenin başında. Bir erkek ve bir kadın. Tepenin üzerindeki taştan bankta otururlar yüz yılı aşkın zamandır. Zaman değil ama zamanın getirdikleri, zamanın aldıkları aşındırmıştır onları. Geldiklerinde yirmilerindeydiler belki. Şimdi ise, saçları beyazlamış değil ama rüzgârın ve yağmurun neredeyse tamamen aşındırdığı yüzlerinde o yaşlı hüznü görmek mümkün. Ac

Gece & Gündüz Görkemli bir şatonun kutlama salonuydu burası. Zemin beyaz mermerdi ve ortam mermer kadar soğuktu. Omuzlarına dökülüp sırtına serpilmiş mor saçlarıyla genç bir kadın duruyordu En Yüce olanın önünde. Üzerinde beyaz bir elbise vardı etekleri yerlerde sürünen. İki nedime genç kadının sırtına gece kadar koyu bir maviden yapılmış keten, uzun bir pelerin tutuşturdular omzuna, yıldızların parıldadığı gümüş bir zin